her çocuk ateist doğar...!

05 Aralık 2021

ahlak üzerine, bir ateistin ahlakı

Bu blogu açtığımda içimde öfkeli, kan kusan biri vardı. Ergendim bi de tabi. Bir misyoner gibi insanlara neden inanmamamız gerektiğini anlatıp dururdum, bulunduğum ortamda dinle ilgili bir şey geçti mi ilk ben atılırdım. Fransızca'da bir ayrım vardır: ate, ateist. Ate: tanrının var olduğuna inanmayana denir kabaca, ateist ise bunun misyonerine denir. İşte diyeceğim o ki tam da bir misyonerdim o zaman. 

 Fakat aradan zaman geçtikçe, sıkıldım... Tek kelimeyle sıkıldım bu insanlara kendimi anlatmaktan, neyin sıkıntılı bir düşünce biçimi olduğunu söylemekten çok sıkıldım. Kabuğuma çekildim, öyle ki artık dinle ilgili ya da dinsizlikle ilgili herhangi bir makale, yazı, ıvır zıvır görsem midem kalkıyor. "durumumuz yoktu kardeş okuyamadık"a bağlıyorum. İlk günümü ve heyecanlı heyecanlı bloga neler yazacağımı düşündüğümü hatırlıyorum, çok zaman geçti üstünden. Hayatımda bir çok önemli kırılma noktası yaşadım, lise son sınıf öğrencisiydim, şimdi ise hiç tahmin etmediğim bir yerdeyim. Ülkeler gördüm, insanlar tanıdım, kazıklar yedim, yanlışlar yaptım, sevdim, sevildim, ölümü gördüm, düşüncelerim nerelerdeydi nerelere geldi, bazı şeyler hiç değişmedi vesaire.. Ben genel itibariyle çok değiştiğimi düşünüyorum, hoş bunu bir ben biliyorum o ayrı. Bunu insan yaşarken anlamıyor da, blogda yazdıklarıma bakınca görüyorum, "aa bunu ben yazmış olamam" diyip şaşırıyorum, ama silmeyeceğim hiçbir şeyi. Burası benim tarlam, tarlama istediğim şekilde varırım. (yazar burada "bakara makara"ya atıfta bulunuyor ayet:223) 

Yazıya başlarken bir amacım yoktu, sadece bu işlerden sıkıldığımı o yüzden yazmadığımı söyleyip kaçacaktım, ama sonradan yaklaşık bir buçuk sene önce bir arkadaşımla yaptığım telefon görüşmesi geldi aklıma. Tabi biz telefonda bakarayla makarayla dalga geçmeden, terbiye sınırları içinde biraz felsefe parçalıyoruz, kafa sikiyoruz; siyaset, din üzerine genelde. Konu bir ara ahlaka geldi, dedi ki "Sen ateistsin, niye bir ahlakın olur ki?". Tamam abanmayın adama, ben bu blogu açtığım zamanlarda da onunla konuşuyordum, ateist olmadan önce de. O zamanlar düşüncelerimde evrensel ahlak diye bir şey yoktur tezini savunurdum, hatta bunu savunduğum bir mülakatı da kazanmıştım liseler arası bir yarışmada. Bu kısa ve gerekli bilgiden sonra devam ediyorum anlatmaya. Düşündüm ve tatmin edici bir cevap bulamadım. 

Not: Yazıyı 2015'in Mart ayında yazmaya başlamışım. Devam ederim diye taslakta bırakmışım; fakat tarihler 2021 Aralık ayını gösterirken hala hiçbir ekleme yapmadığımı fark ettim. Bu yazı da böyle benim, düşüncemin ve ülkemin yarım kalmışlığının bir nişanı olsun. 

Sözümü 2015'ten bir iki cümleyle tamamlayayım: Dik durun.. Adil olun, sabırlı olun. Daha iyi bir dünyada görüşmek ümidiyle. Atatürk’le kalın, cumhuriyetle kalın, hoşça kalın!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder