her çocuk ateist doğar...!

28 Mayıs 2010

"nasıl ateist oldum?" yazıma yorum (okurdan..)

"nasıl ateist oldum?" makalesi için buraya tıklanmasına...

Yazıyı facebooktaki sayfamda admin olduğum profile atmış kendisi. Bir feykle göndermiş.
Kendisine tekrar tekrar teşekkür ediyorum buradan...


Sanırım Türkiye'deki tüm atesitler (ateizme giderken) benzer yolu izliyorlar :)

İnanır mısınız ben ilkokulda tam 8 sene bir tarikatın (Fettullah Gülen tarikatı) okullarında okudum.


Babam deist, annem ise namazlarını aksatmayan bir sünnidir. Fakat annem ve babamın bana hiç bir etkisi olmadı. Babam inancının adını (deizm) bile bilmezken ben ona söyledim baba deizm deniyor senin düşüncelerine diye; annem ise kendi çevresinde köyden kente ilk göç eden kuşaktan olduğu için biraz cahil kalmış, dini konularda ebeveynlerinin dediklerine körü körüne inanan iyi niyetli biridir. Benim beynimi yıkamak yerine daha çok çamaşırlarımı yıkayıp bana sevgi göstermekle uğraşırdı.

Yani ailemin düşüncelerime bir müdahalesi olmadı, fakat okulda sürekli beynim yıkanmaya çalışılıyordu. Nasıl desem, okul olmayan günlerde öğretmenlerin bizi çağırıp tarikat liderlerinin vaazlarını dinletmesi, nutuk çekmeleri felan...
Çocuğum tabi, söyledikleri şeylere hiç düşünmeden katılıyor, katılmayan kafirlerin ise öldürülmesi gerektiğini savunuyordum bir terörist edasıyla (yaklaşık 9 yaşındayken).

Daha çocukluktayken oluşmuş aşırı muhafazakar davranışlarım hocalarımın hoşuna gitmiş olacak ki beni öğrenciler arasında kendi rütbe sistemlerine göre en yüksek yerlere getirmişlerdi (ilkokul 6-7. sınıflardayken - yaş 12-13).
Ergenliğe girmemle beraber kafamdaki 1,5 kiloluk et parçası çalışmaya başladı. Tabi ilk başlarda dini, felsefi konular yerine insan vücudunun anatomisi ile ilgilenmeye başladı yeni ergen beynim :). Fakat zaman geçtikçe hafta sonları gittiğim toplantılarda da yoluma çıkmaya başladı bu küçük et parçacığı. Okulda kendisini susturup transa geçiriyor (zorunda kalıyordum) evde ise serbest bırakıp koltuklara çıkıp zıplamasına, halıya işemesine felan izin veriyordum :D .

Biraz daha zaman geçtiğinde ise artık okuldaki beyin yıkama seanslarından bir şey anlamamaya başladım. Öğretmenim ve arkadaşlarım kendilerinden geçerken benim göz kapaklarım kapanıyor gibi oluyor ama tam kapanmıyordu. Fakat bu, yine geçici olarak şuurumu kaybettiğimden değil, hocamın anlattığı yarı anlamlı şeylerden sıkılıp uykumun gelmesinden kaynaklanıyordu. Lanet olasıca beynim hayata basitçe bakmamı engellemiş, boş vakitlerimde oyun oynamak yerine yaşam hakkında düşünmeyi tercih etmeme sebep olmuştu.

Kafa tasımı işgal eden bu mekanizmanın benimle çok sık konuşmaya başladığını farkettiğimde ben de sözlerine kulak vermeye başladım. İnandığım dindeki çelişkileri farkettim. Ve doğal olarak kormaya da başladım, acaba bende mi bir kafirim diye. Çünkü düşünmekten o kadar çok uzaklaştırılmıştım ki öğretmenlerim tarafından, bırakın Allah'ın varlığını, öğretmenlerimin anlattıkları bilgilerde bir çelişki, bir yanlış olduğunu düşündüğümde, gezegen büyüklüğündeki ekmek fırınlarında yanacağıma inandırılmıştım.

Din hakkında aklıma takılan soruları hocalarıma sormayı düşünürken, hocalarımın bu tür sorulara hoş bakmayacağını farkettim. Malesef yine o pis et parçasıyla ,beynimle, başbaşa kalmıştım. Boş vakitlerimde, gece uyumadan önce, saatlerce tartıştığım oldu kendisiyle. Dinledikçe ona ısındım, hoşlanmaya başladım. En sonunda söylediklerinin mantıklı, doğru olan şeyler olduğuna kanaat getirdim. Artık beynimi seviyor ondan korkmuyordum.

Beynime aşık olduktan sonra, bu masum aşkın karşılığı olarak küllerime kadar yanacak, sonra tekrar ete kemiğe bürünüp, tekrar yanacaktım. Aklımdaki tozlanmış, eski bilgilere göre böyleydi bu. Fakat neden böyle olsundu ki? Yıllardır Tanrının beni sevdiğine fakat benimki gibi suçsuz düşüncelere dalan, meraklı sevgililerine sonsuza kadar işkence ettiğine inandırılmıştım. Asıl kopma işte tam burada yaşanmıştı. İnandığım dinin peygamberi bana böyle bir tanrı sunmuş, ben o tanrıdan çok fena korkmuştum. Zaman geçtikçe, bir tanrının böyle olmamasına karar verdim.

Çocukluktan yeni yeni çıkarken çok müthiş bir teknik öğrenmiştim. Bu teknikle başka insanların da 'lanet olasıca, pis, kaka' beyinlerini okuyabiliyordum. Diğer insanlar empati diyorlardı buna. Şimdi deneyeceğim ise çok tehlikeli bir şeydi. Empatiyi Tanrı üstünde kullanıp gerçek bir tanrının nasıl olacağını anlamaya çalışacaktım. Uzun uğraşlarım sonucu inandığım eski tanrının bazı özelliklerine benzer özelliklere sahip bir tanrı keşfettim. Bu tanrı beni seviyordu ve sadist değildi. Sırf kendi verdiği bir organı (evet beynimi) kullandım diye beni yakmayacaktı. Gariptir, ben ona Allah diyordum ama aynı zamanda eski hocalarım da kendi tanrılarına Allah diyorlardı. Bugün hala kendilerine anlatmaya çalışıyorum, sizinki de benimki de öngörülerle oluşturulmuş tanrılar, fakat sizinkinin pek çok saçma, birbiriyle çelişen özellikleri var diye. Ve ben bunu dile getirdiğimde, 9 yaşındaki çocuklar tarafından "öldürülmesi gereken bir kafir" olarak etiketleniyordum.

Evet, an itibariyle deistim. Ara sıra agnostik olacak gibi oluyorum ama o noktada yine beynim beni engelliyor. Agnostikliğe yaklaştığımda bu yolun ateistliğe kadar varacağını farkediyorum. Yarı agnostik olduğumda işgüzar beynim "madem bilemiyorsun tanrının varlığını, olduğuna inan o zaman. Eğer yoksa birşey kaybetmezsin, eğer varsa ve inanmıyorsan işte o zaman ayva kasasını yedin" diyor.

Bu da benim hikayem. Arkadaşın biri "kimsenin umrunda değil ateistliğin" gibi birşey söylemiş. Fakat dini inancı konusunda şüpheye düşenler bilir sadece, bu şüphenin nasıl acı verici birşey olduğunu. Birbirimizle paylaşarak rahatlamaya çalışıyoruz işte.

Okuduğunuz için teşekkür ederim. Son olarak, "lanet olasıca" beyninize iyi bakın, onunla sohbet etmeye devam edin :)



Eğer bu şekilde söylemek istedikleriniz, içinizi dökmek istediğiniz zamanlarda yazılar yazıyorsanız; Facebook profilinden ya da e-mail
yoluyla benimle iletişim kurabilirsiniz.
Şüphesiz ki; ben varım.

16 Mayıs 2010

Bütün Amerika Cehennemlik, But Jesus Love You ♥

Başlıkta "Ama Tanrı Sizi Seviyor"u kullanıcaktım ama orijinalitesi bozulsun istemedim. Hristiyalarla müslümanları karşılaştırmayacam. {Peşin Edit hesabı;)}

Geçen akşam -daha doğrusu geceydi, 12den sonra falan- midemde bir guruldama hissettim sevgili okur. "Du bi gideyim ne var zıkkımlanmaya?" düşünceleriyle gittim mutfağa. Bi kutu meyve suyu buldum, biraz da pide vardı. Ayaktayım, başladım onları yemeğe..


Annem de geldi yanıma oturdu, o da otlanıyo benim nevaleden. Konuşuyoruz falan, o sırada peder bey damladı içere. Bişeyler sordu anneme, sonra da beni süzmeye başladı. 5-6 sn baktıktan sonra şöyle bi diyalog geçti:
Peder: Ne ayakta yiyon lan? Otursana! Bilmiyon mu ayakta durmanın günah olduğunu!?
Ben: Eee, namaz kılarken de ayakta duruyoz; o da günah o zaman..
(Yaşanılan bi 10 sn'lik dumurun ardından)
Peder: Yav işte tamam günah değil ama kötü öyle ayakta yemek.
Valide: Yavrum, bak peygamber efendimizin sünneti bu. Oturup da yemek yemek.
Ben: Ya siz hep hadislere, sünnetlere bağlı mı iş yapıyosunuz? Oturmak istemiyorum! Sünnete uymayacam.
Peder: Ulan ben şimdi senin!
Valide: Tamam hayatım, şimdi böyle istiyormuş çocuk. Bırak ayakta yesin...
Sonuç: Ayakta yerim yediğimi, pederin de gıkı çıkmaz.

Olaya bilimsel açıdan bakmak istedim; ama "ayakta yemek yemenin zararları"nı arayınca nedense bir tek islami siteler çıkıyor ya da islamı övmek, yüceltmek adına yazılan yazılar... Bilim konusunda herhangi bir dini siteye güvenemem, forumların ne bok olduğunu hepimiz biliyoruz. Bir sakıncası var mı bunun, bilen varsa konuşsun. Gerçekten bilmiyorum.

Neyse efenim, tekrar konumuza dönersek; Amerikan halkı ve bütün fast-food'çular cehennemlik baksanıza :) .. Hani günahtı ya ayakta yemek ondan şeyediyorum.. Aaa bi saniye bi saniye! E onlar zaten KAFİR tamam bakmaya gerek yok günahına şeyine..

Güneş kremlerimizi almayı unutmayalım sevgili kafir kardeşlerim ♥

12 Mayıs 2010

Mayday! Mayday! Hayyalel Salah, Hayyalel Felah..

Ahhhahah :D yok böyle bişey arkadaş. Götümle gülerim ben buna anca..

Eniştemle konuşuyorum bugün, bana mucizelerden bahsediyor. Söylediği şey de günümüzden çok uzakta değil ha, Neil Armstrong'dan bahsediyor.


Efenim, bu astronot abimiz; uzayda ezan sesini işitmiş sözde. Sonra da Dünya'ya gelince aynı sesi yine duymuş ve: "Ulan bu ses, benim uzayda duyduğum şey değil miydi?" demiş ve müslüman olmuş.

Hassiktir diyorum, hassiktir!

1-Lan o herif müslüman olsa, bizim niye haberimiz olmasın? Sen nerden biliyosun amuğagoyim? FBI mısın, CIA misin, MOSSAD mısın? Ne boksan haber ver ona göre davranalım sevgili eniştecim.

2-Dünya'dan o kadar uzak bi yere ses gider mi? Mantıklı mı bu? Ha şimdi kimisi çıkıcak: "Uzayda seslerimiz kaybolmuyo, hep dalgalanıyo orda burda..." diyecek. Baba sen günde 5 kere aynı şeyleri tekrarlarsan milyonlarca yerden; senin de sesin duyulur.

3-Hem nerden belli daha önceden bu sesi duymadığı? Sen duymuyon mu sevgili eniştecim, kuran ayetlerini, ilahileri arada? Sanki birisi hemen kulağının dibinde okuyomuş gibi?

4-Peki canım, ciğerim bitane eniştem benim.. Seni ve buna inanan bi araba insanı bağlı tutmak için uydurulmuş olmasın bu? Ama doğru ya, o allah herşeye kadirdir...

Yahu körü körüne inanıyor insanlar buna! Hiç mantıklı mı değil mi düşünmüyorlar. Kendi düşüncelerini destekleyen her şeyden o kadar eminler ki!

Oysa biz her denilen, söylenilen şeye mantıkla yaklaşıyoruz. Sonra da bize "Çok dar görüşlüsünüz." diyorlar. Bakın, bi kaç soruyla bu sakat söylentiyi çökertebildik. İşte bu kadar basit...

Çok değil, biraz düşünün...

08 Mayıs 2010

Ve Tanrı; şapşalları yarattı!

Ne kadar çok dimi etrafta tutucu insanlar? Hakkımda kısmında belirttiğim gibi, bunlardan çok var etrafımda...

Anneannemdeydim bundan iki ya da üç gün önce, yine dini muhabbetler.. yine.... Bi de komşu var, muhabbeti yapan o. Laf lafı açıyor anacım. Geçenlerde bizim komşunun tanıdıklarından birinin çocuğu bi cilt hastalığına yakalanmış. Sanırım lekelenme falandı.

Çocuğu doktora da götürmemişler; GEREK YOK!! Onlar hastalığın teşhisini kendileri yapmış, kendileri açıklamış zaten nedenini. Çocukceğiz, bu olaydan önce çamurla falan oynamış. Su, toprak ve istemediğin kadar eğlence... Zamanında ben de çok oynardım, zevklidir meret :)



Neymiş efenim, çocuk oyun oynarken çok fazla suyla görmüş işini. O sırada da su perileri rahatsız olmuş; çocuğu çarpmışlar!!!

"Gördüğüm en son peri 'Sihirli Annem'deydi galiba." dedim bizimkilere, biraz maytap geçermiş gibi. Sonra "Töbe et cık cık cık!! Dalga geçme, üç harfliler onlar!" dediler. Cin de demiyolar, gelip onları çarpmasın diye..

O yavşaklara(cin) bir çift sözüm var: "Gidin kendinizi becerin, orospu çocukları!" Bana da gelsinler a.q ama rus da getirsinler.. Eğlenelim, biralar benden...

Sonra başladı bizimkiler yok su perisi, yok ateş perisi... Neymiş efenim geceleri ağaç altında gezilmezmiş, soğan kabuklarına basılmazmış... Cart curt! Ulan vampirlere inanıyosunuz desem sktr lan derler. Nedir bu soğan sevgisi? (Gerçi vampirler sarımsağa tepki veriyodu, neyse Edward'la Bella'nın da a.q)

Ya o değil de, bi zamanlar ben de inanıyodum bu kutsal saçmalıklara. Şimdi eskiye bakınca götümle gülesim geliyor.

:)

06 Mayıs 2010

Ey jafjallajökull sen nelere kadirsin!!

Haıyr, hayır, hayır... Rasgele basmadım tuşlara; İzlanda'da patlayan yanardağın adı bu. (bkz: eyjafjallajökull)

Dün teyzeme gittim, ordakiler de aynı evdekiler gibi sıkı müslümanlar. Büyük teyzem, geçen gün MPL TV'de bir "alim" dinlemiş. Gelip bize de anlatıyor...

Hadislerden birinde, -sahih mi değil mi o da meçhul- "Bir nar gelecek ki, bütün Dünya'yı alt üst edecek" gibi bir şey varmış. Bunu söylüyor alim hazretleri. Yorum da çok güzel; neymiş efendim, burada bahsedilen nar volkanik patlamadaki ateşmiş. Hem alt üst etmesi de uçakların durmasından ileri gelmekteymiş. Dünya karışmış, çünkü kül bulutu etrafı tehdit ediyormuş da bilmem ne...

Lan, gerizekalı herif; Kuran'da, hadislerde nar sözcüğü "cehennem ateşi" anlamında kullanılır. Sen nasıl çıkıp da bunu götünden uyduruyorsun ha? Dini kendi kafana göre yorumla, kendine yandaş çek.. Oh be, ne güzel valla...

Hem o denilen laf, eğer bir hadisse; 1400 yıllık tarihi var demektir. Bu dönem içerisinde hiç mi volkanik faaliyet olmuyor? Hiç mi dünya felç olmuyor? Tabi, benzer bir şey gördün mü hemen yama oraya hadisi..
Gerçi hadis mi değil mi o da belli değil.

Kamuoyunu kendilerine benzetmek için onu kandırmak, nasıl bir adiliktir? Ha bi de bu adamlara "alim", "bilgin" diyorlar.


Ah benim teyzecim, koyun gibi sömürüyor adamlar sizi. Sonra ben sizi uyarmaya çalışınca bana da karşı çıkıyorsunuz.

Ah tabi nasıl da unuttum, dualarla kurtardı ya vatanı mola cenabet!

01 Mayıs 2010

Ortak Kültür Mü? Taa aq!

Yok aga, bitmiyor bu minibüs muhabbetleri; bana daha çok malzeme çıkar bunlardan..

(3 hafta önce bugün)
"Lan, olm! 3-4 hafta sonra dersane tatil. Gidelim pikniğe..."

Aha harbi lan 1 Mayıs'mış ♥
Bu vesileyle; arkadaşlarla buluşalım, piknik yapalım, içelim, dağıtalım, güzelleşelim gibi planlar yaptık, 3 hafta önceden. Neyse efenim; aldık içkilerimizi, mangalımızı, etimizi.. Sote bir yer de bulduk şöyle hafifmeşrep manzaralı.. Efenim yaptık biz cızbızımızı, tellendirdik biralarımızı, kafalar oldu bi milyon. Hatta ben bi ara "Yaşasın 1 mayıs" diye naralar falan atmaya başladım. Anlayacağınız 1 Mayıs'ı en güzel şekliyle kutladık..


Efenim, geldim otogara. Arabaya binicem -ama işte diyorum ya kafam iyi-. Girdim içeri, şoförün arkasını gözüme kestirdim. O kısacık mesafede ilerlerken şoför bana "selamın aleyküm" dedi. Bi anda hı, ne, noluyo lan gibisinden beyin duraksaması yaşadım. Sonra duymamazlıktan geldim, oturdum yerime.

Zaten o pezeveng zkecekmiş gibi bakıyor normalde. Kaba saba, maganda herifin biri(niyeyse "dini bütün insan" tarifine çok benziyor). Adam bana bi döndü, aklım uçtu. Aha dedim kıtır kıtır doğraycak bu beni. Bu sefer sesini yükseltti gene "selamın aleyküm" dedi. Herif zkecek, duymama gibi bi ihtimal de kalmadı. Anında "a aleyküm selam" dedim.

Düşünsenize, ikinciye verdiği selamı almadığımı? Arabadan atardı heralde, bi de adım çıkardı "ateist lan bu" diye. Sonra kimse arabalara almazdı.
Peki ya, "abi, ben ateistim" desem? Aha, direk suç zaten. Arabadan atıldığımla kalmaz, bir güzel de dayak yerdim. Zaten etraftaki lavuklar da, biri sataşsın da indirelim diye bekliyor. Her an teyakkuzdalar.

Yaa işte böyle efendiler! Kimisi gelip de niye etrafımdakilere bu durumu açıklamadığımdan beni suçluyor. Böyle bir durumda nasıl da gidip gerçek kimliğimi açıklarım? Ufacık bir şeyden bile hır gür çıkartmaya müsait bir dinin mensupları benim ağzıma sıçmaz mı?

maşallah, allah korusun, inşallah, s.a-a.s vb.

Malesef ki; toplumun günlük yaşamında kullandığı kelimeler,
Malesef ki; dinin kültüre etkisinin en iyi örnekleri,
Malesef ki; bu coğrafyada yaşayanların ortak kültürü olan sözcükler, (ki bazen benim bile ağzımdan kaçıyor)

O zaman ben bu ortak kültürün taa a.q!

Yar yine bana haram geceler...